Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında 1992 yılında Ermeni güçleri tarafından katledilen 613 Azeri sivil, Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen bir programda anıldı. Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Konsolosu Hayyam Taşdemirov’un da katıldığı programda konuşan Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Zelka, Hocalı katliamının her zaman hatırlanması, hatırlatılması gerektiğini belirterek “Savaşın ve menfur hadiselerin önlenebilmesi için mutlaka güçlü olmak durumundayız” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Direktörlüğü ve Sosyoloji Kulübü tarafından Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu katkılarıyla düzenlenen programda 26 yıl önce yaşanan Hocalı Soykırımı anıldı.
Üsküdar Üniversitesi Altunizade Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda düzenlenen programa Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Konsolosu Hayyam Taşdemirov da katıldı.
Prof. Dr. Mehmet Zelka: “Hocalı katliamı hatırlanmalı, bir ders çıkarılmalı”
Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Zelka, açılış konuşmasında 26 yıl önce meydana gelen menfur saldırıda savaş hukukuna asla uygun olmayan şekilde Hocalı katliamının yaşandığını ve 613 şehidin verildiğini söyledi. Hocalı soykırımının ders alınması açısından her zaman hatırlanması ve hatırlatılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Zelka, “İnsanlığın yüz karası, tanklarla otomatik tüfeklerle ateş ettikleri insanlar arasında çocuklar, yaşlı insanlar, kadınlar var. Hiçbir ayrım gözetmeksizin yapılan bu katliam hele hele bazılarına işkence ile muamele edilmesi asla kabullenilecek bir hadise değildir. Sadece Azerbaycan’da değil tüm Türk dünyasında derin yaralar açmıştır ve insanlıkta da yaralar açması gereken bir hadisedir” dedi.
Hocalı Katliamındam bir ders alınması gerektiğini de belirten Prof. Dr. Mehmet Zelka, “Bir söz var bilirsiniz; istiyorsan sulh-u sala hazır ol cenge. Savaşın ve menfur hadiselerin önlenebilmesi için mutlaka güçlü olmak durumundayız. Bu güçlü olmayı her bakımdan ele almak uygun olur. Teknoloji, askeri güç, ekonomik güç bakımından. Eğer o dönemde dost kardeş Azerbaycan ordusu onlara karşı durabilecek, bu işgali önleyebilecek durumda olsaydı bu hadise cereyan etmeyebilirdi. Ama bu kazanılan tecrübeyle kendi sınırlarını korumak için güçlendirme gayreti içindeler. Toplu oldukça yürekler, bir ülkeyi toplar sindiremez. Bizim yüreklerimiz kardeş Azerbaycan’la toplu atıyor, inşallah hep birlikte daha güçlü bir şekilde muhtemel menfur hadiseleri engelleyecek bir duruma geleceğiz” diye konuştu.
Prof. Dr. Sırrı Akbaba: “Biz soykırıma uğruyoruz, Ermeniler kendilerini daha çok izah ediyor”
Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sırrı Akbaba, tüm insanlığa insan olduğunu hatırlatmak amacıyla anma programı gerçekleştirdiklerini söyledi. Prof. Dr. Akbaba, “Biz soykırıma uğruyoruz. Ermeniler kendilerini daha çok izah ediyorlar; ‘Soykırıma uğramış bizleriz’ diyorlar. Bütün Batı ülkeleri meclislerinde bunu kabul etmeye yöneliyor, inandırmışlar onları. Biz niye böyleyiz? Türk milletinin iki özelliği şu. Biri misafirperverlik, Hocalı Karabağ dediğimiz yer kadim Türk memleketi. Ermeniler buraya nasıl yerleştirildi biliyor musunuz? Bunların vatanı yok toprağı yok denilerek çok eskilere doğru gidin göreceksiniz. Bunlar misafir olarak oraya konmuşlardır. Başlangıcı budur. Türk milletinin bir diğeri özelliği de şikayet etmemişiz. Bunu bir çığırtkanlık, bir zaaf olarak addediyor. Yani beni ezdiler, kırdılar beni dövdüler diyemiyor, bunu söyleyemiyor. Böyle bir özelliğimiz var maalesef. Bundan dolayı da hakkımızı arayamıyoruz. Türkiye de sesini duyurmalı. Bu insanlık suçuna karışanların uluslar arası mahkemelerde yargılanmaları ve cezalarını almaları gerekiyor. Bu konuda Türkiye’nin de üzerine düşen görev vardır” diye konuştu.
Prof. Dr. Ebulfeyz Süleymanov: “Bu programlar iki ülkeyi yakınlaştırıyor”
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ebulfeyz Süleymanov ise bu anma programlarının Türkiye ile Azerbaycan halkını birbirine yaklaştırdığını söyledi. İki ülkenin tarihten gelen bağlarının çok güçlü olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ebulfeyz Süleymanov, Zeytindalı Harekatına en büyük desteğin de Azerbaycan’dan geldiğini söyledi.
Programda katliamı dünya kamuoyuna duyurmak amacıyla hazırlanan, Hocalı katliamına tanık olan kişilerin anlatımlarının yer aldığı “Zülmetten Kaçış” isimli filmi ile sona erdi.
Hocalı Katliamı’nda ne olmuştu?
Karabağ Savaşı sırasında 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşanan ve Azeri sivillerin Ermenistan’a bağlı kuvvetler tarafından toplu şekilde öldürülmesi olayıdır. 1988’de başlayan Azeri ve Ermeni halkı arasındaki Karabağ Savaşı devam ediyordu. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Dağlık Karabağ bölgesinin en önemli tepelerinden birisindeki Hocalı kasabası Ermeni güçleri için önemli bir askerî hedef niteliği taşıyordu.
Azeri resmî kaynaklarına göre, 1992 yılında Ermeni güçleri 25 Şubatı 26 Şubat’a bağlayan gece Hocalı kasabasının giriş ve çıkışını kapadılar. 83 çocuk, 106 kadın ve 70’ten fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 Azeri vahşice öldürüldü, toplam 487 kişi ağır yaralandı. Sekiz aile tamamen yok oldu, 487 kişi sakat kaldı ve 1275 kişi esir alındı.